9 Aralık 2018 Pazar

Yazmak ya da yazmamak... İşte bütün mesele bu!

Shakespeare

Pek bir Shakespeare vari oldu başlangıç farkındayım.
Blog'a düzenli yazıcam deyip, iki haftadır hiç yazmamak tam da bana göre.
Hadi söyle sen de böylemisin?
Yapıcam dediğin şeye kaç gün sadık kalabiliyorsun?
Ben bu aralar çokta sadık sayılmam anlayacağın üzere.
Herneyse şimdi mesele sadece ben değilim!
Mesele aklındaki bir fikri nasıl dile getirip, sayfalara dökeceğin!
Yolları neler?
Hangisi sana daha uygun?
Karakterleri nasıl bir dille anlatırsan daha vurucu olacak?

Ne demek istediğimi aşağıdaki üç örnekten anlayabilirsiniz.
Hikayeyi anlatmak istediğiniz dil, okurla aranızdaki bağı şekillendirecektir. Bu sebeple bunu yaparken karakterlerinize en uyacak, sizi yazarken keyiflendirecek ve yaratıcı kılacak bir tarz belirlemeniz gerekiyor.
Peki bunu belirlemenin bir yolu var mı?
Evet!
Öncelikle çok yazıp, çok silmeniz gerekecek.
Sonrasında ise yazdığınız hikayenin başındayken biraz geri çekilip, şuana kadar yazmış olduğunuz metnin birkaç sayfasını aşağıda yaptığım gibi farklı anlatım tarzlarında yazmalısınız.
Şuana kadar yazdığınızdan daha iyi his veren bir tarz ortaya çıkarsa yazım şeklinizi değiştirebilirsiniz.
Ama zaten yazdığınız gözünüzde yeterli bir anlatı yoluysa bunun bilincine varmış olarak yolunuza devam edebilirsiniz.


Ben

O

Onlar

Bugün dışarı çıkıcağım. Onlar istese de istemese de bunun benim kaderim olduğunu biliyorum. Tuhaf olan şu ki korkmuyorum. Dışarıda olup biten o korkunç şeylere rağmen korkmuyorum!

Dışarı çıkmaya karar vermiştim. Herkes bana karşı olsa da bunu yapmam gerektiğini biliyordum. Şuan korkmam gerekirdi. Ama hissizleşmiştim. Sanırım, oluşabilecek tüm felaketlere karşı hazırlıklıydım.

Dışarı çıkmaya karar vermişti. Orasının ait olduğu yer olduğuna inanıyordu. İçerideyken hissettiği korkuya nazaran dışarısı kurtuluş hissini canlı tutuyordu. Pencerenin dışında olup biten tüm o felaketler kendisini yıldırmıyor, aksine çıkması için kamçılıyordu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Follow Us @brandallfigure